Calm down, Tom. Take it easy.
- Sakin ol, Tom. Sinirlenme.
There are twelve pairs of cranial nerves.
- On iki çift kranial sinir vardır.
I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
- Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
He tends to get angry when people oppose him.
- İnsanlar ona karşı geldiği zaman o sinirlenmek eğilimindedir.
I'm boiling with anger.
- Sinirden köpürüyorum.
They anger us with their behavior.
- Onlar bizi davranışlarıyla sinirlendiriyor.
Tom loses his temper easily.
- Tom kolaylıkla sinirleniyor.
It doesn't pay to lose your temper.
- Sinirlenmeniz işe yaramaz.
A nervous person will not be fit for this job.
- Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz.
Nervous people will scratch their heads.
- Sinirli insanlar başlarını kaşırlar.
This noise is annoying.
- Bu gürültü sinir bozucu.
That's really annoying.
- O gerçekten sinir bozucu.
Tom is irritating because he always has to have his own way.
- Tom her zaman kendi metoduna sahip olduğu için sinir bozucudur.
Tom's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake.
- Bir hata yaptığında onu asla kabul etmeyeceği için Tom birlikte çalışmak için sinir bozucu bir kişi.
You never know when he's going to throw another tantrum.
- Onun ne zaman sinir krizi geçireceğini hiçbir zaman önceden kestiremezsin.
Google uses a neural network to translate sentences.
- Google, cümleleri çevirmek için bir sinir ağı kullanır.