I get angry when my boyfriend talks to other girls.
- Erkek arkadaşım başka kızlarla konuştuğu zaman sinirleniyorum.
John tends to get angry when he doesn't have his own way.
- John kendi tarzıyla yapmazsa, sinirlenme eğilimindedir.
He became forgetful, which annoyed him intensely.
- O unutkan oldu, bu onu şiddetle sinirlendirdi.
The child annoyed her with questions.
- Çocuk soruları ile onu sinirlendirmişti.
I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
- Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
Tom's way of speaking got on my nerves.
- Tom'un konuşma şekli sinirlerime dokundu.
His face turned red with anger.
- Yüzü sinirden kızardı.
She angers us with her remarks.
- O, yorumlarıyla bizi sinirlendiriyor.
Tom loses his temper easily.
- Tom kolaylıkla sinirleniyor.
He sometimes loses his temper for nothing.
- Bazen sebepsiz yere sinirleniyor.
I became very nervous when I couldn't locate my passport.
- Pasaportumu bulamadığımda çok sinirlendim.
A nervous person will not be fit for this job.
- Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz.
So annoying... Now I get a headache whenever I use the computer!
- Çok sinir bozucu... Ne zaman bilgisayarı kullansam başıma ağrılar giriyor.
This noise is annoying.
- Bu gürültü sinir bozucu.
Tom is irritating because he always has to have the last word in any argument.
- Tom bir tartışmada her zaman son söze sahip olduğu için sinir bozucudur.
Tom's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake.
- Bir hata yaptığında onu asla kabul etmeyeceği için Tom birlikte çalışmak için sinir bozucu bir kişi.
You never know when he's going to throw another tantrum.
- Onun ne zaman sinir krizi geçireceğini hiçbir zaman önceden kestiremezsin.
Google uses a neural network to translate sentences.
- Google, cümleleri çevirmek için bir sinir ağı kullanır.