Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
- One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Bir, üç ve beş tek sayılardır.
- One, three, and five are odd numbers.
Tek bir taşla iki kuş öldür.
- Kill two birds with one stone.
Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
- The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
- One of my dreams is to learn Icelandic.
Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
- There were two people in it, one of her girl students and a young man.
Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez.
- One won’t hear much music in that pub.
Onu hiç kimse anlamıyor.
- No one understands that.
Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
- No one shall be arbitrarily deprived of his property.
Ofiste bir tane satın almak zorundasın.
- You have to buy one at the office.
Pasaportumu kaybettim. Yeni bir tane almak zorunda kalacağım.
- I lost my passport. I'll have to get a new one.
İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.
- If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary.
Bu kaybettiğim kamera ile aynı tip kamera.
- This is the same type of camera as the one I lost.
Her birinize inancım var.
- I have faith in each and every one of you.
Her birimiz elinden geleni yapmalı.
- Each one of us should do his best.
O, dünyanın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilir.
- He's considered to be one of the greatest scientists in the world.
Hiç kimse bu adamlara hakaret etmek istemedi.
- No one wanted to insult these men.
Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
- My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!