Onun fikrinin konu ile ilgili olduğunu düşünmüştüm.
 - I thought his opinion was relevant.
Tom bana intiharla ilgili düşüncelere sahip olduğunu asla söylemedi.
 - Tom never told me he was having suicidal thoughts.
Yüzünde düşünceli bir görünüm vardı.
 - She had a thoughtful look on her face.
Oh, teşekkürler! Ne kadar düşünceli.
 - Oh, thanks! How thoughtful.
Bir şarkıcı olduğunu düşündüğüm kız farklı bir kişi olduğunu kanıtladı.
 - The girl who I thought was a singer proved to be a different person.
Ben onun babası olduğunu düşündüğüm adam tam bir yabancı olduğunu kanıtladı.
 - The man who I thought was his father proved to be a perfect stranger.
Yeni bir anlaşmayı görüşmek için buraya geldiğimizi düşündüm.
 - I thought we came here to discuss a new deal.
Seninle ilişkiyi bitirseydim, seninle tekrar görüşmek zorunda kalmayacağımı sandım.
 - I thought if I broke up with you, I'd never have to see you again.
Hiçbir müzisyen o müziği cenaze töreninde çalmayı düşünmezdi.
 - No musician would have thought of playing that music at the funeral.
Yılanları çok düşünme onu solduruyor.
 - The very thought of snakes makes her turn pale.
Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.
 - Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt.
Europa ve Enceladus'un, yüzeylerinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusa sahip oldukları düşünülmektedir.
 - Europa and Enceladus are thought to have an ocean of liquid water beneath their surface.
Kelimeler düşünceleri ifade eder.
 - Words express thoughts.
O çok düşünceli ve sabırlı.
 - She is very thoughtful and patient.
Sanırım Tom ziyarete gelmek için çok geç olduğunu düşündü.
 - I guess Tom thought it was too late to come visit.
Ben onun seni sevdiğini sanıyordum, ama gerçekte, o başka bir kız seviyordu.
 - I thought he loved you, but as it is, he loved another girl.