Sami, Mısır'da ayrıcalıklı bir hayatın keyfini sürdü. - Sami enjoyed a privileged life in Egypt.
Sami, Mısır'da ayrıcalıklı bir hayatın keyfini sürdü.
Sami enjoyed a privileged life in Egypt.
Bu ayrıcalıklı bilgi. - That's privileged information.
Bu ayrıcalıklı bilgi.
That's privileged information.
Sen çok seçkin bir insansın. - You're a very privileged person.
Sen çok seçkin bir insansın.
You're a very privileged person.