Tom ikna olmuş görünmüyor.
- Tom doesn't sound convinced.
Tom neredeyse ikna olmuş.
- Tom is almost convinced.
Tom onun iyi bir fikir olduğuna inanmış.
- Tom is convinced that's a good idea.
Birçok kişi onun tavsiyeye dayanıklı olduğuna inanmış.
- Many people are convinced that he is advice-resistant.
Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.
- The evidence convinced us of his innocence.
O, Tom'la evlenmemesi için kızını ikna etti.
- He convinced his daughter to not marry Tom.
We convinced him with our skillful arguments and supporting evidence.