Eve dönerken yağmura yakalanmıştım.
- I was caught in a shower on my way home.
Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
Bir yavru tavşan tuzağa yakalanmıştı.
- A baby rabbit had been caught in a trap.
Tom soğuk algınlığına yakalanmış gibi görünüyor.
- Tom seems to have caught a cold.