similar, alike

listen to the pronunciation of similar, alike
Английский Язык - Турецкий язык

Определение similar, alike в Английский Язык Турецкий язык словарь

same
{s} aynı

Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar. - Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.

Aynı hatayı tekrar yapma. - Don't make the same mistake again.

same
eskisi gibi

Tom eskisi gibi aynı adam değil. - Tom isn't the same man he used to be.

Tom eskisi gibi aynı hatayı yaptı. - Tom made the same mistake as before.

same
{s} benzer

Benzer bir durumda, aynı şeyi yaparım. - In a similar situation, I'd do the same.

Bu iki şey benzer değil, onlar aynı! - Those two aren't similar. They're the same.

same
{s} farksız
same
mamafih
same
te
same
(sıfat) aynı, farksız, benzer, tıpkı, farketmez
same
özdeş
same
tekdüzelik
same
aynı şey

Herkes aynı şeyi düşünüyor. - Everyone thinks the same thing.

Yerinde olsam, aynı şeyi yaparım. - Were I in your place I would do the same thing.

same
aynı şekilde

Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor. - A lot of people feel the same way Tom does.

Tom tam olarak Mary gibi aynı şekilde hissediyor. - Tom feels exactly the same way as Mary does.

same
monotonluk

Hep aynı dizeleri çalarsan monotonluk gelişir. - Monotony develops when you harp on the same string.

same
samenessaynılık
same
yaklaşık olarak same here ben de
same
{s} eşit: Both amounts
same
aynısı

Senin aldığın kameranın aynısını aldım. - I have bought the same camera as you have.

Kardeşinin sözlüğünün aynısından bende de var. - I have the same dictionary as your brother has.

analogous, alike, equal, similar
Benzer, benzer eşit benzer
not alike, not similar, not uniform
değil aynı, benzer değil, değil üniforma
Английский Язык - Английский Язык
same
similar, alike
Избранное