Why don't you mend that fuse?
- Niçin o sigortayı tamir etmiyorsun?
Tom certainly has a short fuse.
- Kesinlikle Tom'un sigortası atmış.
Insurance makes us remember that the world we live in isn't completely safe; we might fall ill, face danger or encounter the unexpected.
- Sigorta bize içinde yaşadığımız dünyanın tamamen güvenli olmadığını hatırlatıyor; biz hastalanabiliriz ya da beklenmedik şeylerle karşılaşabiliriz.
Tom called the insurance company to report that his car had been stolen.
- Tom arabasının çalındığını bildirmek için sigorta şirketini aradı.
He insured his house against fire.
- O evini yangına karşı sigortaladı.
I'd like to insure this, please.
- Bunu sigortalamak istiyorum, lütfen.
My house is covered by insurance.
- Benim evim sigortalıdır.
The insurance covers everything here.
- Sigorta buradaki her şeyi kapsar.