Önemli bir karar aldı.
- He has made a significant decision.
Onun önemli olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think that's significant?
Her sözcük anlamlıdır.
- Every word is significant.
Anlamlı farklılıklar bulundu.
- Significant differences were found.
Tom'un Fransızcası önemli oranda gelişti.
- Tom's French has improved significantly.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Tom önemli derecede daha iyi yapıyor.
- Tom is doing significantly better.
Bu önemli derecede farklı.
- This is significantly different.
Benim sevgilim bir dil okulunda çalışıyor ve onu çok seviyor.
- My significant other works at a language school and loves it very much.
Son on yıl boyunca hangi ülkeler önemli ölçüde gelişti?
- Which countries have developed significantly during the past ten years?
Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
- Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
That was a very significant step in the right direction.
... by an average of $600, and we were also able to make a ' make a significant dent in providing ...
... still very significant. ...