O, hastalıktan dolayı yoktur.
- She is absent because of sickness.
Hastalık partiye katılmamı engelledi.
- Sickness kept me from attending the party.
Gebe kadınlar genellikle sabah bulantısı geçirirler.
- Pregnant women often experience morning sickness.
Berbat bir sabah bulantım var. Bir şey yiyemem.
- I have horrible morning sickness. I can't eat anything.
Köpek hasta gibi görünüyor.
- The dog seems to be sick.
Çok fazla içmek seni hasta edecek.
- Too much drinking will make you sick.
Hasta olmaktan bıktım.
- I'm sick of being sick.
Hasta olmak istemiyorum.
- I don't want to get sick.
Bu bitki soluk görünüyor.
- This plant looks sick.
Öyle görünüyorki Tom bozuk yiyecek yemekten hasta oldu.
- It looks like Tom got sick from eating the spoiled food.
Tom hastalıklı bir çocuktu ve ana babası tarafından şımartılmıştı.
- Tom was a sickly child and was mollycoddled by his parents.
Hastalıklı erkek kardeşime bakmaktan dolayı bir doktor olma arzum arttı.
- My desire to become a doctor grew out of looking after my sickly brother.
Kötü koku beni rahatsız etti.
- The bad smell sickened me.
Ben kesinlikle bundan rahatsız oldum.
- I'm absolutely sickened by this.
Trust not too much your now resistless charms; Those, age or sickness soon or late disarms. -Alexander Pope.
Bru. 'T is very like: he hath the falling sickness.
He lay there in a pool of his own sick.
(sick building syndrome; my car is looking pretty sick; my job prospects are pretty sick).
We have to cure the sick.
Now they find a new entertainment: they sick the dog on us.