Bu konuda çok emin olmazdım.
- Ich wäre mir da nicht so sicher.
Kanama olmadığından emin olmalıyız.
- Wir müssen sicher sein, dass keine Blutung vorhanden ist.
Değerli eşyalarını güvenli bir yerde saklamalısın.
- Du solltest deine Wertsachen an einem sicheren Ort aufbewahren.
O, oyunu mutlaka kazanacak.
- He is certain to win the game.
İstasyonda güvenilir bir beyefendiyle karşılaştım.
- I met a certain gentleman at the station.
Niyetlerinizin güvenilir olduğuna eminim.
- I'm certain that your intentions are honorable.
Üçüncü yıldız belirli bir krala ait oldu.
- The third star belonged to a certain king.
Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
- Properly used, certain poisons will prove beneficial.
Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.
- You can certainly swim in the lake, but there is no sense in doing so.
Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.
- Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
Ted'in oyunu kazanacağı belliydi.
- Ted was certain of winning the game.
Bizim sınıfta belli bir çocuktan etkileniyorum.
- I am attracted to a certain boy in my class.
Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
- Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.
- Tom certainly sounds confident.
Browsers are not all secure.
- Nicht alle Browser sind sicher.
Not all browsers are secure.
- Nicht alle Browser sind sicher.
Please make sure that your seat belt is securely fastened.
- Bitte vergewissern Sie sich, dass Ihr Sicherheitsgurt fest geschlossen ist.
Against all expectations, the Apollo spacecraft made it safely back to Earth.
- Entgegen allen Erwartungen kehrte die Raumfähre Apollo sicher zur Erde zurück.
I felt relieved when my plane landed safely.
- Ich war erleichtert, als mein Flugzeug sicher gelandet war.
She'll be safe with me.
- Sie wird bei mir sicher sein.
They will be safe with me.
- Sie werden bei mir sicher sein.