Ani ses kuşları dağıttı.
- The sudden noise scattered the birds.
Sami, Leyla'nın ceset parçalarını şehir çevresine dağıttı.
- Sami scattered Layla's body parts around the city.
Polisler kalabalığı dağıttı.
- The police dispersed the crowd.
Kitaplar odanın etrafına dağılmıştı.
- Books are scattered around the room.
Her yere dağılmış boş teneke kutular vardı.
- There were empty cans scattered all over the place.