Sen benim gözlerim için bir ziyafetsin.
- You are a feast for my eyes.
Bütün gece ziyafet çekebilirsin ama gün ağarmadan önce mezarına geri dönebilirsin!
- You may feast all night, but return to your grave before dawn!
Böyle bir şölen krallara yakışır!
- A feast like this is fit for a king!
Bayram bütün gece sürecekti.
- The feast was to last all night.
O bayram şimdiye kadar yaşadıklarımın en iyisiydi.
- That feast was one of the best I ever had.
We feasted them after the victory.
We had a feast to celebrate the harvest.