Hastalığın hızlıca yayılmasını önlemek kolay bir görev değildi.
- To prevent the disease from spreading quickly was not an easy task.
O, söylentinin yayılmasını engellemeye çalıştı.
- She tried to prevent the rumor from spreading.
Bu haberi kim yayıyor olabilir?
- Who could be spreading that news?
Yağmur yangının yayılmasını engelledi.
- The rain kept the fire from spreading.