O, babasının ayak izlerini takip etti.
- He followed in his father's footsteps.
Derslerimi düzenli bir şekilde takip ettim.
- I followed my lessons diligently.
Tom neredeyse vazgeçti.
- Tom has all but given up.
Sigara içmekten vazgeçtim.
- I've given up smoking.
O kötü sağlık gerekçesiyle istifa etti.
- He resigned on the grounds of ill health.
Onun istifa ettiğine dair bir söylenti var.
- There is a rumor that he has resigned.
Tom kaderini boyun eğmiş bir şekilde kabullendi.
- Tom has resignedly accepted his fate.
Yeni bir zorluk ortaya çıktı.
- A new difficulty has arisen.
Bu soru sık sık ortaya çıktı.
- This question has often arisen.