Bu sadece senin bir robot olmadığını gösteriyor.
- It only shows you're not a robot.
John benden nefret ediyor ve o gösteriyor.
- John hates me and it shows.
O sinema her zaman iyi filmler gösterir.
- That movie theater always shows good movies.
Bir Dünya haritası tüm ülkeleri gösterir.
- A world map shows all the countries.
Gösteri akşam saat yedide yayında olacak.
- The show will be on the air at 7 p.m.
Bana resmi gösterir misin?
- Will you show me the picture?
Tom sınıfa göstermek için bazı resimler getirdi.
- Tom brought some pictures to show the class.
Bu onun ne kadar dürüst olduğunu göstermek için hizmet vermektedir.
- This serves to show how honest she is.
Bana resmi gösterir misin?
- Will you show me the picture?
Ah! Onu bana göster lütfen.
- Oh! Show it to me please.
Firmamızın sergi salonu bayanlar tarafından çok beğenildi.
- Our company's showroom was a hit with the ladies.
Çiçek sergisinde güllerini sergileyeceğim.
- I'm going to exhibit my roses at the flower show.
Tom bana bir sihirbazlık numarası gösterdi.
- Tom showed me a magic trick.
Bana bir sihir numarası daha gösterebilir misin?
- Can you show me another magic trick?
Tom'un güç antrenmanı sonuçları göstermeye başladı.
- Tom's strength training began to show results.
Tom'un biyopsi sonuçlarına göre, tümör kanserlidir.
- The results of Tom's biopsy show that the tumor is cancerous.
O, tarafsız ve ön yargısız olmanın şovunu yapar fakat sanırım o sadece kendi fikri olmayan bir adam.
- He puts on a show of being impartial and unbiased, but I think he's just a guy with no opinion of his own.
Ugly Betty dünyadaki en popüler televizyon şovlarından biri.
- Ugly Betty is one of the most popular television shows in the world.
Dün gece bir meteor yağmuru görmek için iyi bir fırsat sağladı.
- Last night provided a good opportunity to see a meteor shower.
Bunun yeteneklerini göstermek için iyi bir fırsat olduğunu düşünmüyor musunuz?
- Don't you think this is a good opportunity to show off your talents?
Bu gösterişli elbise benim için uygun değil.
- This showy dress isn't appropriate for me.
Her zaman sınıf arkadaşlarına gösteriş yapan türde bir çocuktu.
- He was the kind of kid who was always showing off to his classmates.
Bana işin inceliklerini gösterdi.
- He showed me the ropes.
Tom bugün işe gelmedi.
- Tom didn't show up for work today.
Sami bu çocuk TV programını sever.
- Sami loves this children's TV show.
En sevdiğim TV programı iptal edildi.
- My favorite TV show's been canceled.
Tom duşta şarkı söylemekten hoşlanır.
- Tom likes to sing in the shower.
Sadece onu sevdiğini söylemek yerine onu ne kadar çok sevdiğini gösterecek bir şey yap.
- Instead of just saying you love her, do something to show how much you love her.
Teşhir vitrine bakmaktan vazgeçti.
- She stopped looking at the show window.
O, teşhir vitrinine göz attı.
- She looked in at the show window.
Comédie Française, Molière'in oyunlarını gösteren tiyatrodur.
- The Comédie Française is the theater that shows Molière's plays.
O, yeni oyununun el yazmasını bana gösterdi.
- He showed me the manuscript of his new play.
Pasif içiciliğin çok zararlı olduğu Johnson'ın araştırmasında açıkça gösterilmektedir.
- It is clearly shown in Johnson's investigation that passive smoking is very harmful.
Şimdi, bu yardımcı önermenin nasıl ana önermemizi kanıtlamak için kullanılabileceğini gösteriyoruz.
- Now, we show how this lemma can be used to prove our main theorem.
O öğrendikleriyle ilgili asla bir gösteri yapmaz.
- He never makes a show of his learning.
O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
- He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
- Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
Pasaportunuzu göstermelisiniz.
- You must show your passport.
O ders sırasında akıllılığını göstermek istedi ama o başarısız oldu.
- She wanted to show off her cleverness during class, but she failed.
Gösteri bir başarıydı.
- The show was a success.
It was Apple's usual dog and pony show.
Let's catch a show.
television show.
dog show.
show of force.
The dog sounds ferocious but it's all show.
He played AA ball for years, but never made it to the show.
Your bald patch is starting to show.
... got hooked on the Saturday morning TV shows. In particular, Flash Gordon. And I was ...
... But I think math, common sense and our history shows us that's not a recipe for job growth. ...