Sami insanları şok etmekten keyif alırdı.
- Sami liked to shock people.
Oğlunun kazada yaralandığı haberi ona büyük bir şoktu.
- The news that her son was injured in the accident was a great shock to her.
Hepimiz büyük şoktan dolayı ürperdik.
- We all shuddered from the great shock.
Herkes sarsılmış görünüyordu.
- Everyone looked shocked.
Kalabalık sarsılmış görünüyordu.
- The crowd looked shocked.
Bu saat darbeye dayanıklı.
- This watch is shock-proof.
When I read of witty persons, I could not figure them but like the little shock (translating the German Spitz).