Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet her at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet him at the coffee shop.
Kazlar V biçiminde uçarlar.
- Geese fly in a V shape.
Düşünceler, tarihin rotasını biçimlendirir.
- Ideas shape the course of history.
Mağazada yeni bir uzun balık oltası var.
- There’s a new long fishing rod in the shop.
Müşterimiz yoktu, bu yüzden mağazayı erken kapattık.
- We had no customers, so we shut the shop early.
Bazı önemli geometrik şekiller üçgen, kare, dikdörtgen, daire, paralelkenar ve ikizkenar yamuktur.
- Some important geometric shapes are the triangle, the square, the rectangle, the circle, the parallelogram and the trapezium.
Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
- Our political system was shaped by feudal traditions.
Formda kalmak için ne yaparsın.
- What do you do to stay in shape?
Siz benden daha çok formdasınız.
- You're in better shape than I am.
Gecenin ortasında uyandım ve yatağımda garip, korkunç bir hayalet gördüm.
- I woke up in the middle of the night and saw a strange, scary shape on my bed.
Alışveriş etmek için şehir merkezine gidiyoruz.
- We're going downtown to go shopping.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Yerel mağazalar turistlerle iyi iş yapar.
- Local shops do good business with tourists.
Bütün ev işlerini yapmak zorunda kaldım, ama keşke sinemaya ya da alışveriş yapmaya gitseydim.
- I had to do all the housework, but I wish I had gone to the movies or shopping.
Müzik öfkeye ses, eğlenceye şekil verir.
- Music gives sound to fury, shape to joy.
Dünya şimdi olduğu durumda olmasa, kimseye güvenemem.
- If the world weren't in the shape it is now, I could trust anyone.
Diş etleriniz kötü durumda.
- Your gums are in bad shape.
Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
- Our political system was shaped by feudal traditions.
Kolu bir ördeğin kafası gibi şekillendirilmiş.
- The handle is shaped like a duck's head.
Tom kontrol ettirmek için arabasını tamirhaneye getirdi.
- Tom brought his car to the repair shop to have it checked.
Tamirhaneye gidiyorum.
- I'm going to the repair shop.
Tom'un evi piramite benzer biçimlidir.
- Tom's house is shaped like a pyramid.
Tamir atölyesine gidiyorum.
- I'm going to the repair shop.
Gecenin ortasında uyandım ve yatağımda garip, korkunç bir hayalet gördüm.
- I woke up in the middle of the night and saw a strange, scary shape on my bed.
Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.
- These books have defined and shaped our culture.
Sosyal normlar, davranışımızı şekillendirir.
- Social norms shape our behavior.
Dünya bir küre şeklindedir.
- The earth is shaped like a sphere.
O, ona bir kalp şeklinde kırmızı bir pasta pişirdi.
- He baked her a red cake shaped like a heart.
The professor never pretended to the academic prerogative of forcing his students into his own channels of reasoning; he entered into and helped shape the discussion but above all he made his men learn to think for themselves and rely upon their own intellectual judgments.
The used bookshop wouldn't offer much due to the poor shape of the book.
He cut a square shape out of the cake.
We exercise to keep in good physical shape.
... shaped the rest of their lives. But the students who are most successful, the students that ...
... have captured that's really profoundly shaped ...