Bilmiyorum demek ayıp değildir.
- There is no shame in saying 'I don't know'.
Toplantı odamız kirli. Bu bir ayıp.
- Our meeting room is dirty. It's a shame.
Bazı insanların hiç utanması yok.
- Some people have no shame.
Tom'un utanma duygusu yok.
- Tom has no sense of shame.
Tom utançla başını eğdi.
- Tom bowed his head in shame.
Alice utanç içinde başını eğdi.
- Alice hung her head in shame.
Ne yazık ki beton yanmaz.
- It's a shame that concrete doesn't burn.
Beni bir kez kandırırsan, sana yazıklar olsun. Beni iki kez kandırırsan, bana yazıklar olsun.
- Fool me once, shame on you. Fool me twice, shame on me.
Davranışıyla bütün ailesini utandırdı.
- He shamed his whole family by his conduct.
Mükemmel işin beni utandırır.
- Your excellent work puts me to shame.
Beni rezil etmek için çok çabaladın, değil mi?
- You've tried so hard to put me to shame, haven't you?
And what you do to me is a shame. - Evelyn Champagne King, in the song Shame.
Cover your shame!.
The teenager couldn’t bear the shame of introducing his parents.
I was shamed by the teacher's public disapproval.
Therefore, brothir, I woll that ye wete I shame nat to be with hym nor to do hym all the plesure that I can.