sezme

listen to the pronunciation of sezme
Турецкий язык - Английский Язык
anticipation
sense
discernment
flair
insight
precognition
percipience
divination
perception
inkling
sensation
sezmek
intuit
sezmek
{f} anticipate
sezmek
sense
sezmek
perceive
sezmek
foresee
sezmek
smell out
sezmek
get wind of
sez
gotten wind of
sez
got wind of
sez
{f} discerning
sez
{f} divine
sez
{f} sense

Tom sensed that Mary was unhappy. - Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu sezdi.

Tom sensed that something was wrong. - Tom bir şeyin yanlış olduğunu sezdi.

sez
smell out
sez
get wind of
sezmek
smell
sezmek
dawn on sb
sezmek
imagine
sezmek
scent
önceden sezme
predict
hava değişikliğini sezme yeteneği
weather eye
sez
smellout
sez
intuit

He knew intuitively that she was lying. - O onun yalan söylediğini sezgisel olarak biliyordu.

Woman's intuition is clearly a valuable trait. - Kadının sezgisi açıkça değerli bir özelliktir.

sezmek
divine
sezmek
feel
sezmek
sniff
sezmek
have a scent for smth
sezmek
discern
sezmek
guess
sezmek
rumble
sezmek
to sense, to perceive, to feel, to foresee, to discern, to scent
sezmek
see
sezmek
be sensible of
sezmek
detect
sezmek
antedate
sezmek
to understand (something) intuitively, sense, feel, perceive, discern
sezmek
taste blood
Английский Язык - Английский Язык

Определение sezme в Английский Язык Английский Язык словарь

SEZ
Special Economic Zone
Турецкий язык - Турецкий язык
Sezmek işi
SEZMEK
Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş veya olacak bir şeyi anlamak, kestirmek, hissetmek: "İkinci Dünya Savaşı'na doğru gittiğimizi en evvel sen sezmiştin."- R. H. Karay
SEZMEK
Anlamak, fark etmek: "Onun deli sayılmasının sebeplerini gizlice biz de sezerdik."- A. Ş. Hisar
sezmek
Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş veya olacak bir şeyi anlamak, kestirmek, hissetmek
sezmek
Anlamak, fark etmek
sezme
Избранное