Traveling abroad is one of my favorite things.
- Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
Traveling abroad is one of my favorite things.
- Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
I want to travel to the moon.
- Ben aya seyahat etmek istiyorum.
I had a chance to travel abroad.
- Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
I want to travel with you.
- Seninle seyahat etmek istiyorum.
I hate travelling by subway.
- Ben metro ile seyahat etmekten nefret ederim.
Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
- Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
He's accustomed to traveling.
- O, seyahat etmeye alışkındır.
She likes traveling best of all.
- O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
He traveled through the Tohoku district this summer.
- O, bu yaz Tohoku bölgesinde seyahat etti.
I traveled by myself.
- Tek başıma seyahat ettim.
They travelled all throughout Europe with me!
- Onlar benimle Avrupa çapında seyahat etti!
They travelled eastwards.
- Onlar doğuya doğru seyahat etti.
He likes travelling abroad by air.
- O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.
Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
- Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
I have to commute all the way from a distant suburb.
- Ben uzak bir banliyöden bütün yolu seyahat etmek zorundayım.
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
Do you like to travel?
- Seyahat etmekten hoşlanır mısınız.