When did you start liking baseball?
- Ne zaman beyzbolu sevmeye başladın?
I'm used to no-one liking me.
- Hiç kimsenin beni sevmemesine alışkınım.
I'm starting to dislike her.
- Onu sevmemeye başlıyorum.
My child dislikes the dentist.
- Çocuğum diş hekimini sevmez.
No one knows if he loves her or not.
- Hiç kimse onun onu sevip sevmediğini bilmiyor.
I can wait to love in heaven.
- Cennette sevmek için bekleyebilirim.
It is the greatest happiness in life to love and to be loved.
- Hayattaki en büyük mutluluk sevmek ve sevilmek.
How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.
- Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
You can't help but like them.
- Onları sevmekten başka çaren yok.
Tom couldn't help but like Mary.
- Tom Mary'yi sevmekten kendini alamadı.
I don't love you anymore.
- Artık seni sevmiyorum.
I'm sorry, I love you.
- Üzgünüm, seni seviyorum.
All our teachers were young and loved teaching.
- Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
If you want to be loved, love!
- Eğer sevilmek istiyorsan, sev!
To love and to be loved, these are the biggest forms of happiness.
- Sevmek ve sevilmek, bunlar mutluluğun büyük biçimleridir.
Tom has loved Mary for a long time.
- Tom uzun süredir Mary'yi sevmektedir.
I can't imagine loving anybody as much as Tom seems to love Mary.
- Tom'un Mary'yi seviyor göründüğü kadar çok birini sevmeyi düşünemiyorum.
There is more pleasure in loving than in being loved.
- Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.