sevilmek

listen to the pronunciation of sevilmek
Турецкий язык - Английский Язык
liked

Tom wants to be liked. - Tom sevilmek istiyor.

He is liked by Ellen. - O, Ellen tarafından sevilmektedir.

loved

There is more pleasure in loving than in being loved. - Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.

To love and to be loved is the greatest happiness. - Sevmek ve sevilmek en büyük mutluluk.

catch on
caressed
be liked

Tom just wants to be liked. - Tom sadece sevilmek istiyor.

Tom wants to be liked. - Tom sevilmek istiyor.

be caressed
be loved

It is the greatest happiness in life to love and to be loved. - Hayattaki en büyük mutluluk sevmek ve sevilmek.

To love and to be loved is the greatest happiness. - Sevmek ve sevilmek en büyük mutluluk.

to be loved; to be liked
to be caressed, be fondled
sev
{f} love

I no longer love you. - Artık seni sevmiyorum.

I love living with you. - Sizinle yaşamayı seviyorum.

sev
{f} loved

All our teachers were young and loved teaching. - Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.

She is loved by everyone. - O herkes tarafından sevilir.

sev
{f} loving

Children need loving. - Çocukların sevilmeye ihtiyacı vardır.

There is more pleasure in loving than in being loved. - Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.

sevilme
popularity
sevilme
being loved
sev
relish
sevilme
being liked
sevilme
favor
sevilme
favour [Brit.]
sevilme
{i} favour
Турецкий язык - Турецкий язык
Sevgi duyulmak, sevgi beslenilmek, beğenilmek
Sevgi duyulmak, sevgi beslenilmek, beğenilmek: "Pek sevilecek, beğenilecek yanı da yoktu zavallının."- Y. N. Nayır
sevilme
Sevilmek durumu
sevilmek
Избранное