severe; serious, critical; somber, sober

listen to the pronunciation of severe; serious, critical; somber, sober
Английский Язык - Турецкий язык

Определение severe; serious, critical; somber, sober в Английский Язык Турецкий язык словарь

grave
{f} oymak
grave
hakketmek
grave
çukur

Onun bir ayağı çukurda. - He's got one foot in the grave.

Tom'un bir ayağı çukurda. - Tom has one foot in the grave.

grave
karayer
grave
(Kanun) şiddetli
grave
ciddi

O ciddi bir hata yaptı. - He made a grave mistake.

Kötü haber söylendiğinde o ciddi görünüyordu. - He looked grave when told the bad news.

grave
{f} göm

Onlar onu mezarına gömdüler. - They buried him in his grave.

Sır ünlü filozofun mezarında gömülü kaldı. - The secret remained buried in the grave of the famous philosopher.

grave
{i} gömüt
grave
{s} ağırbaşlı
grave
geminin altını temizleyip zift sürmek
grave
{f} kalafat etmek (gemi)
grave
(fiil) oymak, kazımak, işlemek, kalafat etmek (gemi)
grave
{i} aksan işareti
grave
{s} ağır

Dan bir kamyon tarafından çarpıldı ve ağır bir şekilde yaralandı. - Dan was struck and gravely injured by a truck.

grave
tehlikeli
grave
kalafat etmek
grave
{s} ciddi, ağır, vahim
grave
{s} önemli

Önemli endişelerim var. - I have grave concerns.

Uluslararası durum önemli hâle geliyor. - The international situation is becoming grave.

grave
{s} kasvetli

Bütün hayatım boyunca böyle kasvetli bir mezarlık görmedim. - Never in all my life have I seen such a dreary graveyard.

Английский Язык - Английский Язык
{s} grave
severe; serious, critical; somber, sober

    Расстановка переносов

    severe; serious, critical; somber, so·ber

    Произношение

Избранное