sesi

listen to the pronunciation of sesi
Турецкий язык - Английский Язык
(Bilgisayar) play the sound
(Bilgisayar) sound
ses
(İnşaat) sound

The ear canal sends sound waves to the eardrum. - Kulak yolu ses dalgalarını kulak zarına iletir.

The hyena's bark sounds like laughter. - Sırtlanın havlaması kahkaha gibi ses çıkarıyor.

ses
{i} voice

This bird can imitate the human voice. - Bu kuş insan sesini taklit edebilir.

Betty has a sweet voice. - Betty'nin tatlı bir sesi var.

ıslık sesi çıkarmak
swish
ses
noise

She called down from upstairs to ask what the noise was about. - O, gürültünün ne hakkında olduğunu sormak için üst kattan seslendi.

Don't make noises when you eat soup. - Çorbanızı içerken ses çıkartmayınız.

düdük sesi
whistle

On hearing the whistle, they started at full speed. - Onlar düdük sesini duyduklarında son hızla başladılar.

ıslık sesi
whistle
ses
{i} vocal

Do fish have vocal chords? - Balıkların ses telleri var mıdır?

A small, but vocal minority, disrupted the meeting. - Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.

sesi boğmak
muffle
sesi titremek
trill
sesi yükseltme
amplification
sesi alçalt
(Bilgisayar) volume down
sesi azalt
(Bilgisayar) decrease volume
sesi boğmak
mute
sesi titremek
twitter
sesi kısılmak
hoarse
sesi yükseltmek
raise voice
sesi ayarlamak
modulate
sesi ayyuka çıkmak
to shout to high heaven, be heard clear to China
sesi dağıtan platform
sounding board
sesi kullanma
vocalism
sesi kısık
aphonic
sesi kısılıncaya kadar bağırmak
shout oneself hoarse
sesi kısılıncaya kadar konuşmak
talk oneself hoarse
sesi soluğu kesilmek
1. to become completely silent. 2. to die
sesi soluğu çıkmamak
1. to raise no objection. 2. to keep quiet, not to say anything
sesi titretme
quaver
sesi titretme
shake
sesi yansıtan
tympanic
sesi yansıtan
resonant
sesi yansıtan alet
resonator
sesi yansıtma
resonance
sesi yansıtmak
resound
sesi çıkmamak
1. to raise no objection. 2. to keep quiet, not to say anything
sesi çıkmayan
buttoned up
sesi çıkmaz
taciturn
sesi şiddetlendirme özelliği
resonance
sert adım sesi
clump
emme sesi çıkarmak
suck
ses
audio

What's your favorite audio player? - Favori ses çaların nedir?

How many audiobooks do you have on your iPod? - Senin iPodunda kaç tane seslikitabın var?

metal sesi
clanging
ses
(Dilbilim) phone
ses
(Bilgisayar) vol
ses
tone

He made a speech using his unique tone of voice. - O, eşsiz ses tonunu kullanarak bir konuşma yaptı.

The piano has a good tone. - Piyanonun iyi bir sesi var.

ses
(Muzik) strain
ses
patter
ses
sonic
ses
(Bilgisayar) sounds
ses
phonetic
ses
beat

The musician beat his drums loudly. - Müzisyen davulunu yüksek sesle çaldı.

John was beating the drums loudly. - John yüksek sesle davulları çalıyordu.

ses
whoosh
ses
{i} shout

She shouted that she was safe. - O yüksek sesle güvende olduğunu söyledi.

He shouted at the top of his voice. - Sesinin çıktığı kadar bağırdı.

alarm sesi
(Bilgisayar) alarm sound
boru sesi
bugle-call
boru sesi
trumpet
boru sesi
blast
dalga sesi
(Bilgisayar) wave volume
darbe sesi
impact sound
davul veya boru sesi
(Muzik) tuck
iletmek (sesi)
conduct
insan sesi
(Bilgisayar) voices
insan sesi
(Bilgisayar) voice
kuvvetli bir darbenin sesi
wham
numara çevir sesi
(Bilgisayar) dial tone
saat sesi
tick-tack
ses
rattle
ses
(Otomotiv) vibration and harshness
ses
utterance
siren sesi
siren sound
tel sesi
twang
televizyon sesi
(Bilgisayar) television audio
top sesi
report
tık sesi
click
tık sesi çıkarmak
click
vuruntu sesi
(Otomotiv) ping
vuruntu sesi
(Otomotiv) chug
vızıltı sesi veren aygıt
buzzer
ıslık sesi
sibilant sound
ses
{i} call

I heard someone call my name from behind. - Ben, birinin arkadan adımı seslendiğini duydum.

I heard someone call my name. - Birinin adımı seslendiğini duydum.

ses
sonance
ses
{i} cry

I could not stop myself from crying aloud. - Yüksek sesle ağlamaktan kendimi alamadım.

She began to cry in a loud voice. - O, gür bir sesle ağlamaya başladı.

Bir elin nesi var iki elin sesi var
(Atasözü) Many hands make light work
arı sesi
pure tone
bir elin nesi var iki elin sesi var.
(Atasözü) Four eyes are better than two
boru sesi
blare
dalga sesi
lap
deve sesi
came the sound of
hindi sesi
gobble
karga sesi
caw
kedi sesi
cat sound
maymun sesi
monkeys audio
ses
volume

The radio is too loud. Please turn the volume down. - Radyonun sesi çok yüksek. Lütfen sesi kısın.

Can you please reduce the volume of the music? - Lütfen müziğin sesini azaltır mısın?

ses
the sound of
ses
to sound
çan sesi
dong
ahenkli çan sesi
chime
alkış sesi
clap
ayak sesi
footfall
ayak sesi
footstep

The snow impaired Mustafa’s ability to hear anyone’s footsteps. - Kar, Mustafa'nın herhangi birinin ayak sesini duyabilmesini engelledi.

ayak sesi
patter
ayak sesi
tread
ayak sesi
step, footstep
ayak sesi
step
aynı sesi tekrarlamak
alliterate
azgın kedi sesi
caterwaul
ağır ayak sesi
tramp
baykuş sesi
tu whitt
baykuş sesi
tu whoo
bağırmaktan sesi kısılmak
shout oneself hoarse
bip sesi
bleep
bip sesi
beep

Your computer just beeped again. - Senin bilgisayarın az önce yine bip sesi çıkardı.

Please leave a message after the beep. - Lütfen bip sesinden sonra bir mesaj bırakın.

bir elin nesi var iki elin sesi var
two heads are better than one
boru sesi
toot
boru sesi
tarantara
boru sesi
trump
boru sesi
sennet
boru sesi
clarion voice
boru sesi
bugle call
boru sesi
clarion
boru sesi çıkarmak
blare
boğmaca öksürüğü sesi
whoop
bu bir şeye çarpma sesi çıkartıyor
It makes a knocking noise
bülbül sesi
jug
cd-rom sesi
(Bilgisayar) cd-rom volume
civciv sesi
peep
cup sesi
flop
dalga sesi
wash, sound of a wave
dalga sesi
wash
davul sesi
drumbeat
davul sesi
roll
davul sesi
rub-a-dub
davul sesi
drum
davul sesi
tum
davulun sesi uzaktan hoş gelir
(Atasözü) Distance lends enchantment to things
dil sesi
lingual
düdük sesi
beep
düdük sesi
hoot
düşme sesi
plump
en kalın kadın sesi
alto
en kalın kadın sesi
contralto
en tiz erkek sesi
(tenor) tenor
ezme sesi
trample
fil sesi
trumpet
film sesi
(Bilgisayar) movie volume
fren sesi
(Otomotiv) brake squeak
gayda sesi
skirl
gayda sesi çıkarmak
skirl
geniz sesi
nasal
geniz sesi ling
nasal sound
gerçeğin sesi
the ring of truth
görüntü sesi
(Bilgisayar) video vol
göğüs sesi mus
chest tone
güçlü sesi
(Tiyatro) mighty voice
halkın sesi
the popular cry
hindi sesi çıkarmak
gobble
hopârlörden gelen müzik sesi
piped music
horoz sesi
crow
ikaz sesi
buzzer
inilti sesi
groaning
kalp sesi
(Tıp) heart sound
kanat sesi
whirr
kanat sesi
flap
kanat sesi
whir
kapı sesi
rat tat
kapı sesi
rat tat tat
karga sesi çıkarmak
caw
kaz sesi
honk
kaz sesi çıkarmak
gaggle
kaz sesi çıkarmak
honk
kazıma sesi
scrape
kaşıma sesi
scratch
kedi sesi
(Tıp) purring tremor
klâkson sesi
honk
korna sesi
toot
korna sesi
honk

I heard a horn honking. - Bir korna sesi duydum.

korna sesi
peep
korna sesi
beep
koyun sesi gibi titretmek
(Muzik) goatlike shake
kuzgun sesi
caw
kuş sesi
pipe
lokomotif sesi
(Tıp) locomotive sound
makas sesi
snip snap
mart kedisi sesi
caterwaul
mermi sesi
ping
mikrofon girişi sesi
(Bilgisayar) mic in volume
mikrofon sesi
(Bilgisayar) micphone vol
mikrofon sesi
(Bilgisayar) mic volume
mono kar sesi
(Bilgisayar) mono mix volume
mono çıkış sesi
(Bilgisayar) mono out volume
motor sesi
put put
ortam sesi
(Bilgisayar) media volume
pat sesi
thudding
pat sesi
thud
pat sesi
pat
patlama sesi
pop
patlama sesi
boom

The cellar-door flew open with a booming sound. - Kiler kapısı bir patlama sesi ile açıldı.

patlama sesi
clap
patlama sesi
(Havacılık) crackle
rüzgârın sesi
whistle
saat sesi
tick
saat sesi
tick tack
sarkan şeyin çarpma sesi
flip flap
sarkan şeyin çarpma sesi
flip-flop
ses
(enstrüman) speech
ses
sound; noise
ses
phono
ses
phonic
ses
acoustic

An electric guitar doesn't sound the same as an acoustic one. - Elektro bir gitar akustik bir gitar gibi ses vermez.

ses
vox
ses
sono
ses
voice; sound; noise
ses
audio , sound , voice , tone
ses
clatter
ses
ping
ses
smack
ses
lapse
ses
{i} key
ses
note

Music is the silence between the notes. - Müzik notalar arasındaki sessizliktir.

There was a scornful note in his voice. - Sesinde küçümseyen bir ifade vardı.

ses
crunch
Английский Язык - Английский Язык

Определение sesi в Английский Язык Английский Язык словарь

SES
State Emergency Service
ses
Senior Executive Service
SES
socioeconomic status
ses
Shelf Edge Study Part of LOIS project
ses
severely errored seconds Seconds during which the bit error ratio is greater than a specified limit and transmission performance is significantly degraded A performance monitoring parameter is measured on a per-channel basis
ses
Sports Education Service of the Australian Sports Commission
ses
means the Senior Executive Service
ses
Student Employment Services
ses
(See socioeconomic status)
ses
SCSI Enclosure Services are an ANSI X3 T10 standard for temperature and power monitoring of disk enclosures for enhanced data protection
ses
Severely Errored Second
ses
Socioeconomic Status is generally taken to refer to a person's overall social position, as determined across a number of aspects or dimensions, and is most commonly defined in terms of educational, occupational and economic attainments When used in studies relating to school students, the term refers to parental or family SES
ses
Severely Errored Seconds: A unit used to specify the error performance of T carrier systems This indicates a second containing ten or more errors, usually expressed as SES per hour, day, or week This method gives a better indication of the distribution of bit errors than a simple Bit Error Rate (BER) Refer also to EFS See also Source End Station
ses
Secondary Emissions Standard
ses
Spongiform encephalopathy
ses
(severely errored seconds) (DS1) A second that has an equivalent error ratio greater than 1-in-1,000 In SF, a second with one or more LOSs or frame sync losses, six or more framing bit errors, or 1,544 or more BPVs In ESF, a second with one or more LOSs or frame sync losses, 320 or more CRC-6 errors, or 1,544 or more BPVs On unframed circuits, a circuit with one or more LOSs, or 1,544 or more BPVs
ses
abbr Service Evaluation System
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение sesi в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Ses
ün
Ses
(Osmanlı Dönemi) IS
Ses
(Osmanlı Dönemi) SATİT
Ses
seda
Ses
(Osmanlı Dönemi) NAKNAKA
Ses
(Osmanlı Dönemi) ATİT
Ses
(Osmanlı Dönemi) NEŞC
göğüs sesi
Baş veya boğazdan gelmeyen gür ve açık bir biçimde çıkarılan ses
kaynaştırma sesi
Ünlü ile sona eren bir kelimeye ünlü ile başlayan bir ek geldiğinde araya giren y sesi: İki-y-i, oda-y-a, soru-y-u vb
mağara sesi
Derin, boğuk ve korkmuş vurgulu ses
ses
Kulağın duyabildiği titreşim: "Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu."- F. R. Atay
ses
Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda yaptığı titreşim: "Boğukluğu benim kulağıma da ürkütücü gelen bir sesle sordum."- R. H. Karay
ses
Güzel ve etkileyici ses
ses
Duygu ve düşünce
ses
Duygu ve düşünce: "Gençliğin sesini duyuran başka bir dergide ..."- Y. Z. Ortaç
ses
Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda yaptığı titreşim
ses
Kulağın duyabildiği titreşim
ses
Herhangi bir davranış, tutum karşısında uyanan ruhsal tepki
ses
istanbul'da şevket Rado yönetiminde yayınlanan, haftalık magazin dergisi(1961)
ses
Herhangi bir davranış, tutum karşısında uyanan ruhî tepki
ses
Aralarında uyum bulunan titreşimler
ses
(Osmanlı Dönemi) savt
ses
(Osmanlı Dönemi) sadâ
çevir sesi
Telefon numarasının aranmaya hazır olduğunu belirten ince ve monoton ses, sinyal
Английский Язык - Турецкий язык
sesi
Избранное