Bir hizmetçi tutacak kadar zengin.
- He is rich enough to keep a servant.
Ona refakat edecek tek hizmetçisi vardı.
- He has only one servant to attend on him.
Ben bir devlet memuruydum.
- I was a public servant.
Ben bir devlet memuruydum.
- I was a public servant.
Bir uşak özel bir evde bir hizmetçi olarak çalışan adamdır.
- A manservant is a man who works as a servant in a private house.
Uşaklar efendilerinin siparişini gerçekleştirmeye çalıştı.
- The servants tried to carry out their master's order.
İmparator, kölelerinden birine kendisini öldürmesini emretti.
- The Emperor ordered one of his servants to kill himself.
Kapa çeneni, cehennemin kulu!
- Shut up, servant of hell!
O sadece Çizmeli Kedi görüntüsünü kullanmak zorunda kaldı. Ben onun sadık uşağıydım.
- She just had to use her Puss-In-Boots look and I was her devoted servant.
There are three servants in the household, the butler and two maids.