Tom's life changed drastically.
- Tom'un hayatı sert bir biçimde değişti.
Prices rose drastically as a result of this policy.
- Bu politikanın bir sonucu olarak fiyatlar sert bir biçimde yükseldi.
He criticized his rival severely.
- Rakibini sert bir biçimde eleştirdi.
He severely criticized the mayor.
- Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.