He adhered strictly to the diet his doctor prescribed.
That term refers strictly to smaller birds.
Tom's life changed drastically.
- Tom'un hayatı sert bir biçimde değişti.
Prices rose drastically as a result of this policy.
- Bu politikanın bir sonucu olarak fiyatlar sert bir biçimde yükseldi.
He criticized his rival severely.
- Rakibini sert bir biçimde eleştirdi.
They demanded a treaty that would punish Germany severely.
- Onlar Almanya'yı sert bir biçimde cezalandıracak bir antlaşma talep ettiler.