I saw a tramp at the station.
- İstasyonda bir serseri gördüm.
I don't want to be an outcast.
- Bir serseri olmak istemiyorum.
I felt like an outcast among those people.
- O insanlar arasında kendimi bir serseri gibi hissettim.
I didn't want to add this hoodlum as a friend on Twitter.
- Bu serseriyi Twitter'a bir arkadaş olarak eklemek istemedim.
The young man saved the girl from a bunch of hoodlums.
- Genç adam kızı bir grup serseriden kurtardı.
I saw a bum at the train station.
- Tren istasyonunda bir serseri gördüm.
There are a lot of beach bums in Hawaii.
- Hawaii'de bir sürü plaj serserisi var.
Stay down or you might get hit by a stray bullet.
- Yerde kalın yoksa bir serseri kurşunla vurulabilirsiniz.
Stray bullets flew everywhere during the war.
- Serseri mermiler savaş sırasında her yere uçtular.
A rogue asteroid from the Kuiper Belt is on a collision course with the Earth.
- Kuiper Kuşağı'na ait serseri bir göktaşı Dünya'yla çarpışma rotasında.
I'll teach these punks a good lesson.
- Bu serserilere iyi bir ders vereceğim.
But that is why punks still exist!
- Fakat serserilerin hâlâ var olma nedeni budur!