Cidden benimle yarışmak istiyor musun?
- Do you seriously want to race me?
Cidden boşanmayı düşünüyor musunuz?
- Are you seriously thinking about getting a divorce?
Onun hepsini yemeği ciddi olarak düşünüyor musun?
- Are you seriously thinking about eating all that?
Tom bugünkü toplantıya gitmeme hakkında ciddi olarak düşünüyor mu?
- Is Tom seriously thinking about not going to today's meeting?
Tom neden önerimizi ciddiyetle kabul etmedi?
- Why wouldn't Tom take our offer seriously?
Tom ciddi bir şekilde yaralandı.
- Tom has been seriously injured.
Hiçbir zaman bunu belli etmeyecek ama içinden ciddi bir şekilde endişeli olduğunu düşünüyorum.
- He'll never show it, but I think that deep down, he's seriously worried.
Barney ağır şekilde yaralandı.
- Barney was wounded seriously.
O ağır yaralı değildi.
- She was not seriously injured.
Dr. Kim gelmeden önce bir hafta boyunca çocuğu ağır hasta olmuştu.
- Her child had been seriously ill for a week before Dr. Kim arrived.
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Onun o projeyi ciddiye almasını sağlamak için buradayız.
- We have got to get him to take that project seriously.
Benim evcil köpeğim ağır hastaydı.
- My pet dog was seriously ill.
Dr. Kim gelmeden önce bir hafta boyunca çocuğu ağır hasta olmuştu.
- Her child had been seriously ill for a week before Dr. Kim arrived.
O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
- Smiling sadly, she began to talk.
Tom hüzünle pencereden dışarıya baktı.
- Tom stared sadly out the window.
Ne yazık ki birçok Japon öldü.
- Sadly, many Japanese people died.
Ne yazık ki dünya idiot dolu.
- Sadly, the world is full of idiots.
Bu hafif bir hatanın ciddi yaralanmalara yol açabileceği çok tehlikeli bir spor.
- It's a very dangerous sport, where a slight mistake can lead to serious injury.
Önemli bir problemimiz var.
- We have a serious problem.
Yaşlı adam acı bir şekilde gülmeye başladı.
- The old man started to laugh sadly.
Ne yazık ki, ben çok iyi bir dansçı değilim.
- Sadly, I'm not a very good dancer.
Yaşlı adam üzüntülü bir şekilde güldü.
- The old man laughed sadly.
Now, seriously, why did the chicken cross the road?.
He was hoping that we would take him seriously.
Take my life, … please, Colombo continued, a wry smile creasing his face. (Apparently he was a fan of Henny Youngman.) Badaboom! But, seriously, folks, I learn long ago, during my life, that justice, she does not exist. ..
It was a surprise to see the captain, who had always seemed so serious, laugh so heartily.
This is a serious problem. We'll need our best experts.
... Seriously, how many people need an introduction ...
... I do kind of take myself seriously when ...