serious; grave; sober; steadfast; not light or frivolous

listen to the pronunciation of serious; grave; sober; steadfast; not light or frivolous
Английский Язык - Турецкий язык

Определение serious; grave; sober; steadfast; not light or frivolous в Английский Язык Турецкий язык словарь

sad
{s} mahzun
sad
{s} acı

Bir sadist acı vermekten; bir mazoşist onu almaktan hoşlanır. - A sadist likes inflicting pain; a masochist, receiving it.

Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı. - The movie was so sad that everybody cried.

sad
{s} acıklı

Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız. - We are faced with a very sad situation.

Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı. - The movie was so sad that everybody cried.

sad
{s} hüzünlü

Bana böyle hüzünlü bakma. - Don't give me such a sad look.

Onun hüzünlü hikayesi kalbime dokundu. - His sad story touched my heart.

sad
{s} çok kötü: a sad state of affairs çok kötü bir
sad
{s} iflah olmaz
sad
{s} hamur olmuş
sad
hüzün

Bu öylesine hüzünlü bir hikaye. - This is such a sad story.

Onun hüzünlü hikayesi kalbime dokundu. - His sad story touched my heart.

sad
(sıfat) mahzun, üzgün, hüzünlü, üzüntülü, üzücü, acı, acılı, acıklı, hazin, adam olmaz, iflah olmaz, kasvetli, iç karartıcı, koyu, hamur olmuş
sad
üzüntü

O, bana üzüntülü şekilde baktı. - She looked sadly at me.

Onun yüzünde kalan üzüntü işaretini gördüm. - I saw the mark of sadness that had remained on her face.

sad
{s} kederli, üzgün: sad person kederli kimse
sad
(Tekstil) koyu, donuk
sad
{s} koyu
sad
hayırsız
sad
esef edilecek
sad
yetersiz
sad
acınacak
sad
bedbaht
sad
sadnesskeder
Английский Язык - Английский Язык
sad