serbest bırakılan

listen to the pronunciation of serbest bırakılan
Турецкий язык - Английский Язык
(Bilgisayar) releases
Permits the publication of or disseminates
A release is a discharge of a toxic chemical to the environment This includes releases to the air, either as a stack or fugitive emission, discharges to bodies of water such as streams or lakes, or discharges to the ground or underground
software, plural of release
third-person singular of release
An instrument which fully releases a previous incumbrance on real or personal property
serbest bırak
{f} free

The prisoner was given his freedom. - Tutuklu serbest bırakıldı.

Lincoln agreed that all slaves should be freed. - Lincoln bütün kölelerin serbest bırakılmasını kabul etti.

serbest bırak
liberate
serbest bırak
emancipate
serbest bırak
{f} released

The prisoner asked to be released early. - Tutuklu erkenden serbest bırakılmasını istedi.

The terrorists released the hostages. - Teröristler rehineleri serbest bıraktı.

serbest bırak
set free

Those prisoners were set free yesterday. - Şu tutuklular dün serbest bırakıldı.

The prisoners were set free. - Mahkumlar serbest bırakıldı.

serbest bırak
deallocate
serbest bırak
{f} release

Iran balks at release of American woman. - İran Amerikalı kadının serbest bırakılmasına karşı çıkıyor.

Don't release that dog. - O köpeği serbest bırakmayın.

serbest bırak
let go

Tom refused to let go. - Tom serbest bırakmayı reddetti.

serbest bırak
{f} liberated
serbest bırak
{f} emancipated
serbest bırak
make free
serbest bırak
setfree
serbest bırakılan
Избранное