The prisoner was given his freedom.
- Tutuklu serbest bırakıldı.
The prisoners were set free.
- Mahkumlar serbest bırakıldı.
The prisoner asked to be released early.
- Tutuklu erkenden serbest bırakılmasını istedi.
Mary waited years for Tom to get out of prison and was very happy when he finally got released.
- Mary yıllarca Tom'un hapisaneden çıkmasını bekledi ve sonunda o serbest bırakıldığında çok mutlu oldu.
Sooner or later, the hostages will be set free.
- Er ya da geç, rehineler serbest bırakılacak.
Those prisoners were set free yesterday.
- Şu tutuklular dün serbest bırakıldı.
Iran balks at release of American woman.
- İran Amerikalı kadının serbest bırakılmasına karşı çıkıyor.
The terrorists released the hostages.
- Teröristler rehineleri serbest bıraktı.
Tom refused to let go.
- Tom serbest bırakmayı reddetti.