Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.
- He looked confident but his inner feelings were quite different.
Biz onun duygularını incitmekten korktuk.
- We were afraid that we might hurt his feelings.
Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
- We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
Kendini iyi hissetmediği için yatakta kaldı.
- He stayed in bed because he wasn't feeling well.
Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
- Tom wasn't feeling particularly talkative.
Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
- We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
Evin sallandığını hissederek caddeye doğru koştum.
- Feeling the house shake, I ran out into the street.
Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.
- Feeling the house shake, I ran outside.
Sanırım Tom'un duygularını incittin.
- I think you've hurt Tom's feelings.
Sanırım Tom'un duygularını incitmemek için çok dikkatli olmamız gerekiyor.
- I think we need to be very careful not to hurt Tom's feelings.
The wool on my arm produced a strange feeling.