And if I lose thy love, I lose my all.
- Ve senin aşkını kaybedersem her şeyimi kaybederim.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
Is he a friend of yours?
- O, senin bir arkadaşın mı?
The fluency of your English is amazing.
- Senin İngilizcenin akıcılığı şaşırtıcı.
He has a son of your age.
- Senin yaşında bir oğlu var.
Was Ms. Kato your teacher last year?
- Geçen sene Bayan Kato senin öğretmenin miydi?
I'll pay the money for your lunch today.
- Bugün senin öğle yemeğin için parayı ben ödeyeceğim.
I no longer love you.
- Artık seni sevmiyorum.
If it hadn't been for you, he would still be alive.
- Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.
Here is a letter for you.
- İşte senin için bir mektup.
Shall I cook dinner for you?
- Senin için akşam yemeği pişireyim mi?
senin de hayırlı olsun.
senin gibi birini istiyorum.
I never thought I would find a woman like you.
- Senin gibi bir kadın bulacağımı asla düşünmedim.
He, just like you, is a good golfer.
- O, tam senin gibi, iyi bir golfçü.
çamaşır makinesi senin olsun.
I thought he loved you, but as it is, he loved another girl.
- Ben onun seni sevdiğini sanıyordum, ama gerçekte, o başka bir kız seviyordu.
I just asked because I thought you would know.
- Sadece senin bileceğini düşündüğüm için sordum.
Are you Chinese or Japanese?
- Sen Çinli misin yoksa Japon musun?
Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
- Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
Hear all, see all, say nowt. Ate all, sup all, pay nowt. An if ever tha does anythin for nowt, mek sure tha does it for tha sen..