Bu, uzun zamandır duyduğum en iyi haber.
- Das sind die besten Neuigkeiten, die ich seit langem gehört habe.
O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.
- He began by saying that he would not speak very long.
Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
- This survey is too long to finish quickly.
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.
- Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
Uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi budur.
- This is the very camera I've wanted for a long time.
Bunu epeydir yapmak istiyordum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.
- They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?