Bu yolda bir hayli trafik var.
- There is a great deal of traffic on this road.
Tom'a bir hayli hayranım.
- I admire Tom a great deal.
Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı.
- His talk led me to believe that he knows a great deal.
O süt satarak çok para yaptı.
- He made a great deal of money selling milk.
Baharda pek çok turist Kyoto'yu ziyaret eder.
- A great many tourists visit Kyoto in spring.
Parkta pek çok sayıda insan var.
- There are a great many people in the park.
Ona oldukça çok borçluyum.
- I owe him a great deal.
Tom oldukça çok okur.
- Tom reads a great deal.