Gökyüzü,deniz ile karışmış gibi göründü.
- The sky seemed to blend with the sea.
Tom Mary'nin kilo alıyor gibi göründüğünü düşündü.
- Tom thought Mary seemed to be gaining weight.
Ben duyarsız görünmek istemiyorum.
- I don't want to seem insensitive.
Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.
- So far, your action seems completely groundless.
İnsanlar her zaman başka insanların sorunları ile ilgili konuşmaktan zevk alıyor gibi görünmektedirler.
- People always seem to enjoy talking about other people's problems.
O gençken çok popüler bir aktörmüş gibi görünmektedir.
- He seems to have been a very popular actor when he was young.
Tom bizimle gelmek istiyor gibi görünmüyordu.
- Tom didn't seem to want to come with us.
Bizimle gelmek istemiyor gibi görünmüyorsun.
- You don't seem to want to come with us.
Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.
- It seems to me that you are wrong.
Önerin mantıklı görünüyor.
- Your suggestion seems reasonable.
Galiba karıştırıyoruz.
- We seem to be confused.
Galiba gelişi güzel okumuş.
- He seemed to read at random.
En iyisi olarak görünen bu kravatı alacağım.
- I will take this tie, as it seems to be the best.
... You express this confidence, it seemed to me, that ...
... seemed like a ridiculous idea to people. ...