Lincoln won the election.
- Lincoln seçimi kazandı.
The election campaign of 1880 was not exciting.
- 1880 yılının seçim kampanyası heyecan verici değildi.
Tom thinks Mary made the right choice.
- Tom Mary'nin doğru seçim yaptığını düşünüyor.
No one opposed the choice.
- Hiç kimse seçime karşı çıkmadı.
My mother prefers the arbitrary selection of the lottery machines over my lucky numbers.
- Annem benim şanslı numaralarımdansa loto makinesinin keyfi seçimini tercih eder.
The old selection process for judges was very unfair.
- Hakimler için eski seçim süreci çok haksızdı.
Today we went to the ballot box to vote for the European Parliament.
- Bugün Avrupa Parlamentosu ile ilgili oy vermek için seçim sandığına gittik.
It's too late to vote now. The polls are closed!
- Şimdi oy vermek için çok geç. Seçim yerleri kapalı!