Hükümet bazı eski uçakların hurdaya ayırmayı planlıyor.
- The government plans to scrap some of the older planes.
Her şeyi hurdaya ayırmamız gerekir.
- We should scrap the whole thing.
Tom Mary adresini istedi ve onu bir parça kâğıt üzerine not etti.
- Tom asked for Mary's address and wrote it down on a piece of scrap paper.
Onun telefon numarasını bir kâğıt parçasına yazdım.
- I wrote down his phone number on a scrap of paper.
O, köpeğini beslemek için çalıştığı restorandan sık sık masa kırıntılarını getirirdi.
- She would often bring home table scraps from the restaurant where she worked to feed to her dog.
Restoran sahibi tüm köpeklerini beslemesi için onun masa kırıntılarını eve götürmesine izin verdi.
- The restaurant owner allowed her to take table scraps home to feed all of her dogs.
Köpeğini masa artıkları ile beslemenin iyi bir fikir olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think it's a good idea to feed your dog table scraps?
Artıkları köpeğe verin.
- Give the scraps to the dog.
Vay, gerçekten berbat bir ruh halindesin. Kavgacı olma.
- Wow, you're really in a bad mood. Don't get scrappy.
Sana kupürler albümümü göstereyim.
- Let me show you my scrapbook.
Give the scraps to the dogs and watch them fight.