Bu evin sağlam bir temeli vardır.
- This house has a solid foundation.
Sizin fikrinizin hiç temeli yok.
- Your idea has no foundation at all.
O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.
- He was awarded a scholarship to do research for the foundation.
Dan eski kütüphanesini iyileştirmek için yerel vakıflardan fon aldı.
- Dan received funds from local foundations to improve his old library.
Suçlamalarınızın hepsi asılsız. O masum ve biz bunu kanıtlayacağız.
- All of your accusations are without foundation. She's innocent and we're going to prove it.