Lütfen okul kurallarına uyun.
- Please obey the school rules.
Lütfen okul kurallarına uyun.
- Please follow the school rules.
Yeni bir okul binası yapım aşamasında.
- A new school building is under construction.
O, her sabah okul binasına girerken onu selamlar.
- She greets him every morning as he enters the school building.
Tom, hukuk fakültesine gitmeye karar verdi.
- Tom made up his mind to go to law school.
Tom hukuk fakültesine gidiyor.
- Tom is going to law school.
Tom lisede öğretmek için nitelikli değil.
- Tom isn't qualified to teach high school.
O okulda öğretmekten vazgeçtiğinden beri ne kadar süre oldu?
- How long has it been since you gave up teaching at that school?
Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.
- This is the school where she is teaching.
Babam, bir lisede İngilizce öğretiyor.
- My father teaches English at a high school.
Tom'un ebeveynleri onu özel okula göndermek için çok çalıştı.
- Tom's parents worked hard to send him to private school.
Tom'u yatılı okula göndermek sana her ay ne kadara mal oluyordu?
- How much was it costing you per month to send Tom to boarding school?
Bir okulda yüksek motivasyona sahip öğrencilerle ders vermek istiyorum.
- I'd like to teach in a school with highly-motivated students.
Kızım lisede ders vermek istiyor.
- My daughter wants to teach in high school.
Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.
- Our boat followed a school of fish.
Tom'un okulda bir sürü sorunları vardı.
- Tom had a lot of problems at the school.
Bir sürücü okuluna gidiyorum.
- I go to a driving school.
Okulun en güzel kızlarından biri olmasına rağmen Mary'nin hiç oğlan arkadaşı yoktu.
- Mary is one of the prettiest girls in the whole school. Despite that, she's never had a boyfriend.
Tom'u okula götürmen güzeldi.
- It was nice of you to drive Tom to school.
Tom Mary'nin okuldaki davranma tarzını görmezlikten gelmeye devam etmeyi reddetti.
- Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school.
Lisedeyken ne tarz müzikten hoşlanırdın?
- What kind of music did you like when you were in high school?
Okula genellikle bisikletle giderler.
- They usually go to school by bicycle.
Okula giderken Tom ile karşılaştım.
- I met Tom on my way to school.
İlkokul çocukları, altı yıllık bir dönem için okula giderler.
- Elementary school children go to school for a term of six years.
Tom, onlar ilkokuldayken, sürekli Mary'ye sataşırdı.
- Tom used to pick on Mary all the time when they were in elementary school.
Ben liseden beri seni görmedim.
- I haven't seen you since high school.
Cuma gecesi lisede bir dans olacak.
- There will be a dance Friday night at the high school.
O ilkokulun güçlü bir futbol takımı var.
- That primary school has a strong soccer team.
Bu problem, ilkokul çocuklarının çözmeleri için çok zordur.
- This problem is too difficult for primary school children to solve.
Ben ilkokuldayken bir pilot olmayı hayal ederdim.
- When I was in primary school, I dreamt of becoming a pilot.
Boston'da ilkokula gittim.
- I went to primary school in Boston.
Okul zilinin çaldığını duydum.
- I heard the school bell ring.
Bir okul otobüsü var mı?
- Is there a school bus?
Okul otobüsünü kaçırdım!
- I missed the school bus!
Okul karnesi hakkında endişeli görünüyordu.
- She looked worried about her school report.
Yeni okul yılı Japonya'da nisan ayında başlar.
- The new school year begins in April in Japan.
Japonya'da yeni bir okul yılı nisan ayında başlar.
- In Japan a new school year starts in April.
O çok kızgındı ve okul müdürüyle konuşmaya gitti.
- She was very mad and went to talk with the school manager.
Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
- The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
Fadıl, Leyla'nın eğitimi için ödeme yaptı.
- Fadil paid for Layla's schooling.
Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
- The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
Fadıl, Leyla'nın eğitimi için ödeme yaptı.
- Fadil paid for Layla's schooling.
Amerika'daki kilise okullarının ve bazı özel okulların üniforması vardır, onlar yaygın değildir.
- While some private and church schools in America have uniforms, they are not common.
Okulları değiştirmem gerekiyor.
- I have to change schools.
Tom taksici olmadan önce okul servisinde şoförlük yapıyordu.
- Tom was a school bus driver before he became a taxi driver.
She took care to school her expression, not giving away any of her feelings.
We are enrolled in the same university, but I attend the School of Economics and my brother is in the School of Music.
Harvard University is a famous American postsecondary school.
The divers encountered a huge school of mackerel.
I'll see you after school.
This time I'm gonna school you..
These economists belong to the monetarist school.
school bus yellow colour:.
I was the only unicyclist in my English class, but it turned out there was another in my school class, and two more due to come in with next year's class.
Jamey has to go to bed at 9:00 on school nights, but on Friday and Saturday he gets to stay up as late as he wants.
Did Vietnam's school of hard knocks teach Americans to do peacemaking and state building right?.
He did not belong to the school of thought that believed Jackson Pollock to be much of an artist.
Alumni of prestigious schools fondly wear their school ties as a badge of honor.
School uniforms for boys may include a school tie, jacket, cap and a pair of formal trousers.
He's no school-age child; he's in college now.
school-band member.
... But stay in school. ...
... CHRIS YERGA: Pilot sites like Kipp Bridge Charter School and ...