Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.
- Let's look at the problem from a different point of view.
Eğer bakışlar öldürebilse, ben zaten şimdiden ölmüş olurum.
- If looks could kill, I'd be dead by now.
Arkadaşım 18'indeymiş gibi göstermek için kimliğinde oynama yaptı.
- My friend doctored his ID to make it look like he was 18.
O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
- She wears high heels to make herself look taller.
Onun yokluğunda bebeğine bakmamı rica etti.
- She asked me to look after her baby in her absence.
Teşhir vitrine bakmaktan vazgeçti.
- She stopped looking at the show window.
O daha genç görünmek istiyor.
- She wants to look younger.
Erkekler erkeksi görünmek isterler.
- Men like to look masculine.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
- Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
O bana baktı ve gülümsedi.
- She looked at me and smiled.
Hayır, teşekkürler. Sadece etrafa bakınıyorum.
- No, thank you. I'm just looking around.
Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
- The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
Finding one's way around Nagoya is very simple. All you do is look at the signs.
- Es ist einfach, in Nagoya den Weg zu finden. Du musst bloß auf die Schilder schauen.
Now, look at the picture, every one.
- Jetzt schauen sich alle mal das Bild an.