Seni korkutmak istemedim.
- I didn't mean to frighten you.
Üzgünüm, seni korkutmak istemedim.
- I'm sorry, I didn't mean to frighten you.
Gök gürültüsü öğrencileri korkuttu.
- The thunder frightened the students.
Fırtınanın hiddeti çocukları korkuttu.
- The fury of the storm frightened the children.