Onun masum olduğunu doğruladım.
- I affirmed that he was innocent.
Kazayı gördüğünü doğruladı.
- He affirmed that he saw the crash.
Evet demek için başladım ama olmadı.
- I started to say yes, but didn't.
Tom Mary'nin evet demek istediğini hissetti.
- Tom sensed Mary wanted to say yes.