You are our advocate Tom.
- Sen bizim savunucumuzsun, Tom.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
Thou shalt respect all weaknesses, and shalt constitute thyself the defender of them.
- Tüm zayıflıklara saygı göstermelisin ve kendini onların savunucusu tayin etmelisin.
Why are you so defensive?
- Neden bu kadar savunucusun?
Don't get defensive. I'm not blaming you.
- Savunucu olmayın. Sizi suçlamıyorum.
He advocated the reduction of taxes.
- Vergilerin azaltılmasını savundu.
He advocates a revision of the rules.
- Kuralların bir revizyonunu savunuyor.
I was defending myself.
- Kendimi savunuyordum.
Tom was defending himself.
- Tom kendini savunuyordu.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.