Layla killed innocent and defenseless babies.
- Leyla masum ve savunmasız bebekleri öldürdü.
The actions she took were too careless, and she was left defenseless.
- Onun açtığı davalar çok ilgisiz ve o savunmasız bırakıldı.
You're vulnerable right now.
- Şu anda savunmasızsın.
I don't feel vulnerable.
- Ben savunmasız hissetmiyorum.
He advocated abolishing class distinctions.
- O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.
He advocates a revision of the rules.
- Kuralların bir revizyonunu savunuyor.
We are defending the same cause.
- Biz aynı nedeni savunuyoruz.
Tom was green behind the ears when it came to defending himself in court.
- Tom, mahkemede kendini savunma konusunda daha çok toydu.
It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers.
- Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.