He advocated the reduction of taxes.
- Vergilerin azaltılmasını savundu.
She advocated equal rights for women.
- Kadınlar için eşit hakları savundu.
No one is defending my country.
- Kimse ülkemi savunmuyor.
Tom was defending himself.
- Tom kendini savunuyordu.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
Paris did her best to defend her liberties.
- Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.