Tom made no attempt to defend himself.
- Tom kendini savunmak için hiçbir girişimde bulunmadı.
Paris did her best to defend her liberties.
- Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers.
- Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.
Paris did her best to defend her liberties.
- Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
Sami wanted to vindicate himself.
- Sami kendini savunmak istiyordu.
The man pleaded self-defence.
- Adam kendini savunmak için yalvardı.
The Germans had strong defenses.
- Almanların güçlü savunmaları vardı.
Defense lawyers appealed for mercy.
- Savunma avukatları merhamet için yalvardılar.
A plea bargain is out of the question.
- Bir savunma pazarlık söz konusu değildir.
The defense attorney was pleased by the verdict.
- Savunma avukatı karardan memnundu.
Ignorance of the law is not accepted as a defence.
- Yasayı bilmemek bir savunma gerekçesi olarak kabul edilmez.
Denial is one of the strongest human defence mechanisms.
- İnkar, en güçlü insan savunma mekanizmalarından biridir.
She's not here for the purpose of defending herself against these accusations.
- O bu suçlamalara karşı kendini savunmak amacıyla burada değil.
Tom was green behind the ears when it came to defending himself in court.
- Tom, mahkemede kendini savunma konusunda daha çok toydu.
He advocates a revision of the rules.
- Kuralların bir revizyonunu savunuyor.
He advocated abolishing class distinctions.
- O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.
Tom killed Mary in self-defense.
- Tom Mary'yi kendini savunmada öldürdü.
You should learn self-defense.
- Kendini savunmayı öğrenmelisin.
The man pleaded self-defence.
- Adam kendini savunmak için yalvardı.
Mary took a self-defence class.
- Mary kendini savunma dersi aldı.
Our army broke through the enemy defenses.
- Ordumuz düşman savunmasını yardı geçti.
The Germans had strong defenses.
- Almanların güçlü savunmaları vardı.
Tom was green behind the ears when it came to defending himself in court.
- Tom, mahkemede kendini savunma konusunda daha çok toydu.
We are defending the same cause.
- Biz aynı nedeni savunuyoruz.
The defenders checked the onslaught by the attackers.
- Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.
This data is immaterial to the argument.
- Bu bilgi savunma için önemsizdir.
Why did the lawyer lose in the argument?
- Avukat savunmada niçin kaybetti?
They fought in defense of their country.
- Ülkelerinin savunmasında savaştılar.
She allegedly killed him in self defense.
- İddialara göre o onu kendini savunmak için öldürdü.
Tom was very defensive.
- Tom çok savunmacıydı.
Why is Tom being so defensive?
- Tom neden bu kadar savunmacı oluyor?